Son zamanlarda yaş ortalaması 20-30 olan erkeklerin cinsel danışmanlık hatlarına iktidarsızlık kaygısıyla yaptıkları başvuruların artması üzerine Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), “iktidarsızlık genç yaşlara mı kaydı” konulu bir basın açıklaması yaptı. Toplumsal çalışmaları ve basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratabilen CİSED'in basın açıklamasından işte çok çarpıcı başlıklar:
Başaramama korkusu iktidarsızlığa yol açabiliyor
Cinsel temas esnasında, cinsel istek duyulmasına karşın, erkek cinsel organının yeterli derecede sertleşmemesine iktidarsızlık dendiğini ifade edenCİSED Genel Başkanı Cem Keçe; “İş ve eş sorunları, ekonomik sorunlar, ruhsal gerginlikler, yorgunluk, ilişkideki diğer problemler gibi nedenlerden dolayı her erkek hayatının bir döneminde sertleşme problemiyle karşılaşabilir. Bu doğal ve olağan bir durumdur. Ancak yapılan araştırmalar iktidarsızlığın son yıllarda yaygınlaşmakta olduğunu ve daha erken yaşlara kaymaya eğilim gösterdiğini ortaya koymaktadır. Ortalama olarak kırklı yaşlarda %40, ellili yaşlarda %50, altmışlı yaşlarda %60 olarak görülen iktidarsızlığın son yıllarda 20-30 yaş grubu arasında da arttığı gözlenmektedir. Başaramama korkusu genç erkeklerin cinsel ilişkide sorun yaşamalarının en sık rastlanılan nedenlerinden biridir. Erkeğin her zaman cinsel ilişkiye hazır olması gerektiği, penisinin her zaman sert olması gerektiği, saatlerce ilişkiyi sürdürebilmesi gerektiği gibi “cinsel mit” dediğimiz yaygın yanlış inanışlar erkekte başaramama korkusu (performans anksiyetesi) oluşturabilmektedir. Özellikle cinsel açıdan henüz deneyim yaşamamış erkeklerde partnerini memnun edememe korkusu çok fazladır. İlk ilişkisinde sertleşme sorunu yaşayıp umutsuzluğa kapılan erkekler tekrar aynı sorunu yaşama korkusuyla cinsellikten uzak durmaktadır. Genellikle şaşkın, rezil olmuş, zayıf ve korkmuş, kafası karışık, bezgin, umudunu ve özgüvenini kaybetmiş hissetmektedirler. Başarısızlıklarının nedenini, fiziksel bir hastalık, psikolojik bir durum, kişisel rahatsızlık veya dini cezalardan biri olarak düşünebilmekte, partnerleriyle olan temaslarında duygularına yoğunlaşacaklarına “ereksiyonuma ne oldu?”, “eraksiyonum geri gelecek mi?”, “sonuna kadar eraksiyonum sürecek mi?”, “tekrar ereksiyonumun azalacağıyla ilgili işaretler var mı?”, vb. sorularla meşgul olmaktadırlar. Erkeklerin partnerlerinde de zamanla yanlış inanışlar ve düşünceler gelişebilmektedir. Oysaki cinsellik karşı cinsle yaşanan sevgi dolu bir paylaşımdır, bir sınav ya da bir yarışma değildir, “cinsellikte başarısız olmak” diye bir kavram olmamalıdır, önemli olan birlikte geçirilen zamandan olabildiğince haz almaktır.” dedi.
İktidarsızlık sadece erkeğin değil, çiftin ortak sorunudur
İktidarsızlığın sadece bu sorunu yaşayan kişinin değil karı-kocanın ortak sorunu olduğunu ifade eden CİSED Medya ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Psikolog Serap Güngör; “İktidarsızlık; iletişimi arttırıp yakınlaşmanın önündeki engelleri kaldırarak, gerçekçi cinsel beklentiler geliştirerek ve cinsel özgüveni yeniden kazanmakla kolayca üstesinden gelinebilecek bir cinsel sorundur. Erkeğin partneri hakkında neler hissettiği, cinsel ilişkiye girdiği şartlar, ilişkisinin genel kalitesi ve diğer bütün hayat olayları sertleşme kalitesini önemli ölçüde etkiler. Yani “uygun partner, uygun zaman, uygun mekan, uygun uyarı” koşullarının sağlanması cinsellikte ve özellikte ereksiyon sağlamada çok önemlidir. Sertleşme sorunlarının büyük çoğunluğu psikolojik nedenlere bağlıdır. Bu kişilere cinsel terapi öneriyoruz. Cinsel terapide ereksiyon sorunlarını çözmede kullanılan cinsel egzersizler ve ev ödevleri öğretilirken, cinsel mitlere itibar edilmemesi için bilişsel yeniden yapılandırma yapılır, sağlıklı ve mutlu bir cinsel ilişkinin kalitesinin penisin sertliğine veya uzunluğuna, orgazmların sayısına ve ilişkinin süresine bağlı olmadığı anlatılır. Penisin sertleşmesinin iradeyle ulaşılabilecek bir olay olmadığı, erkeğin cinsel olarak uyarılmasıyla, tahrik edilmesiyle mümkün olduğu anlatılır. Çünküereksiyon spontane bir şekilde gerçekleşir ve erkeğin ereksiyonuna direk iradesiyle hükmetme şansı yoktur, erkek ancak dolaylı olarak ereksiyonun oluşmasına yardımcı olabilir. Cinsel terapi sürecinde cinselliğin bir güç gösterisi olmadığı, cinsel birleşmenin bir görev gibi önceden belirlenmiş programlar içinde gerçekleştirilmesinin yanlışlığı ve eşlerin cinsel problemlerini korkmadan, utanç duymadan ve açık yüreklilikle konuşmaları üzerinde durulur.” dedi